28 Nisan 2013 Pazar

Yürümenin Faydaları


Türk insanının üçte ikisinin yürüyüş, yüzme gibi fiziksel aktivitelerden uzak bir hayat sürdürdüğü belirtiliyor. Uzmanlar, günde 30 dakika fiziksel aktivitede bulunan insanların sağlık meseleleri ile karşılaşma riskinin azaldığını bildiriyor.
Becel tarafından hazırlanan “Biraz Hareketlenelim” adlı broşürde, fiziksel aktivite ve yararları hakkında bilgi verildi. Yürüyüş, yüzme gibi egzersizler aktivite kapsamına giriyor. Ancak, günlük etkinliklerde örneğin asansör yerine merdiveni tercih etmek veya bahçe işleri ile uğraşmak da fiziksel aktiviteler arasında sayılıyor.

Yürümenin faydaları Stresle mücadele ediyor
Haftanın her günü en az 30 dakikalık fiziksel etkinlikte bulunulmasının yararlı olduğunu belirten uzmanlar, buna karşılık Türkiye nüfusunun üçte ikisinin bu hedefe uzak bir hayat sürdüğünü bildiriyor. Uzmanlar, Türk insanının televizyon karşısında daha fazla vakit harcadığını ve yürümek yerine araba kullanmayı tercih ettiğini belirtiyor. Fiziksel aktivitede bulunmak, insanın kendini iyi hissetmesi açısından büyük önem taşıyor. Ayrıca bu aktivite kalp hastalığının yanı sıra; şişmanlık, diyabet, hipertansiyon, yüksek kan kolesterolü ve kemik sağlığında bozulma gibi diğer tıbbi meselelerle karşılaşma riskini de azaltıyor. Fiziksel aktivitenin aynı zamanda stresle mücadelede de önemli bir yeri bulunurken, insanın kendisini zinde hissetmesine yol açıyor, özsaygısını artırıyor ve iyi uyumasına yardımcı oluyor.
Yürümenin faydaları Yemekten hemen sonra başlamayın
30 dakikalık bir fiziksel aktivitenin sağlık açısından yararlı olacağına dikkat çeken uzmanların tavsiyelerinden bazıları şöyle sıralanıyor:
Haftanın hemen her günü (yaklaşık 5 gün) en az 30 dakikalık fiziksel aktivitede bulunun.
Fiziksel aktiviteyi aniden değil, yavaş yavaş sonlandırın.
Günlük hayatınızda daha aktif olmaya çalışın.
Arkadaşlarınızla birlikte spor yapın.
Egzersiz yapmayı planlıyorsanız, ağır yemeklerden sonra en az 1 saat bekleyin.
Vücudunuzun ısınmasını sağlayacak, biraz hızlı soluk alıp vermenize yetecek düzeyde bir egzersiz uygulayın.
Ağrınız varsa durun.
Bir hastalığı ya da eklemlerinde meseleleri bulunanlar; kısa süre önce hastalık geçirmiş olanlar ve zorlu egzersiz yapmayı planlayan 40 yaş üzerindeki erkekler ve 50 yaş üzerindeki kadınlar önce bir hekime başvurmalı.
İngiltere’de yapılan araştırmada değişik meslek gruplarından birer kişiye elektronik ölçme aygıtı takıldı ve bu kişilerin bir günde ne kadar yürüdükleri saptandı. Ülkemizde de aynı meslek gruplarındaki kişilerin aynı koşullar altında yaşadıklarını düşünerek sizlere bu araştırmanın sonuçlarını sunmak istedik. Araştırmaya katılan kişilerle kendi durumunuzu karşılaştırırsanız, bir sonuca varabilirsiniz.
Yürümenin faydaları Anne
Oyun çağında iki çocuk annesi bir genç kadın hareket halinde oluyor. İşlerini bitirdiği zaman yatıp sabahları genellikle 6.30'da kalkıyor ve gecenin geç saatlerine kadar harekete devam ediyor. Büyük çocuğunu ana okuluna servis arabasıyla gönderiyor, ama bazı günler akşamüstü çocuklarını yakındaki parka götürüyor. Bu genç kadının 12 saatten fazla bir süre hareket halinde olduğu kesin. Yürüdüğü yol miktarı ise 4.5 kilometre.
Satış elemanı
Bu genç kadın bir kitabevinde çalışıyor. Her sabah otobüs durağına kadar 15 dakika yürümek zorunda. Bazı günler, kitabevinde hiç durmadan oradan oraya koşuşturuyor. Kitap rafları arasında durmadan dolaşan bu genç kadının günde sadece 2.5 kilometre yürümüş sayıldığı saptandı.
Hemşire
Büyük bir hastanede hemşire olarak çalışan bu genç kadın genellikle hastanenin koğuşları arasında gidip gelmekten yorgun düşüyor. Mesleğinin gereği hep hızlı yürümek zorunda. Hastanede koğuşlar arasında mekik dokumak gerçekten kolay değil. Öğle paydoslarında yemeğini hızla yiyip işinin başına dönmek zorunda. Bu genç hemşirenin günde 5.5 kilometre yürüdüğü açıklandı.
Yürümenin faydaları Sekreter
Sekreterlik bir masa başı görevi. Bu genç kadın da gününün büyük bir bölümünü bilgisayarın başında yazı yazarak,telefonlara yanıt vererek geçiriyor. Öğle saatlerinde bile masasından genellikle kalkmıyor. Oturduğu yerde bir sandviç atıştırıyor. Sabahları ve akşamları otobüs durağına ulaşabilmek için onar dakika yürüyordu. Gün içinde de masasından kalkıp şirketin başka bölümlerine gidip geliyor. Genç sekreterin günde sadece 1.5 kilometre yürüdüğü belirtildi.
Aşçıbaşı
Bu genç adam, büyük bir lokantanın aşçıbaşısıydı. Asıl görevi yemek pişirmekti, ama gün boyunca mutfak malzemesinin alımı, çeşitli toplantılar ve müşterilerle temas gibi görevleri de üstleniyordu. Ayrıca lokantanın barıyla, bir üst kattaki kafeteryasıyla da ilgilenmek zorundaydı. Her sabah 6.45'de işe başlıyordu ve akşam saatlerine kadar durmamacasına oradan oraya gidiyordu. Aşçıbaşı günde 7 kilometre yürümüş sayıldı.
Yürümenin faydaları Aklınızda bulunsun
Araba sevdası ve tembellik bizi giderek daha az yürümeye yönlendiriyor.
Sağlıklı ve formda olabilmek için bol bol yürümek gerek. Yürümek kalp hastalıkları tehlikesini azalttığı gibi kemikleri de güçlendiriyor.
Aşırı yemek yemeden her gün bir kilometre yürürseniz, kısa zamanda kilo verirsiniz.
Eğer hızlı yürürseniz, yarım saatte 225 kalori yakabilirsiniz.
Yürümenin en güzel yanı, bu sporu yapmak için ekstra masrafa gerek olmaması. Rahat bir çift ayakkabı ve rahat bir kıyafetyeterli.
 Spor yapmanın ne kadar büyük faydaları var
Spor yapmanın günlük hayatta size ne kadar büyük faydaları var hiç düşündünüz mü? Sağlık ve spor ilişkisi dışında günlük hayatı kolaylaştırmasından bahsediyorum. Merdiven inip çıkarken nefesiniz kesilmiyor, kendinizi yorgun hissetmiyorsunuz, refleksleriniz iyi, uyuşuk değilsiniz. Ne güzel. Ne? Yoksa bütün gün miskin miskin oturup, işleyen demir aşınır diyenlerden misiniz? Korkmayın, bir şey olmaz size. Kalkın biraz hareket edin. Yoksa en hareketli olmanız gereken yerde nefesiniz kesilir kalıverirsiniz. Yani ya bir aksilik olursa?
Size bir örnek. Konumuz sizsiniz. Bakalım kendinizi beğenecek misiniz?
Sabahın her zamanki saati ve siz işe gitmek üzere, annenizin hediye ettiği saatle uyandınız. Her zamanki gibi, duşunuzu aldınız, üzerinizi giyindiniz, ev halkıyla kahvaltıya oturdunuz ve sonra, her zamanki saatte evden çıktınız. Bütün bunları da yaparken “Ne kadar da dakiğim. Yaptığım her işin bir saati var. Şimdi çıkarsam evden, tam vaktinde işe ulaşırım” diye düşünürken aklınızdan en kötüsü geçiyor. Ya bir aksilik olursa?
Daha lafınız yere düşmeden aksilikler başlıyor. Kızınız giysinizin üzerine çayı döküyor önce. Hemen geri dönüp bir başkasını giyiyorsunuz. Bu size 5 dakika kaybettiriyor. Tam kapıdan çıkacakken, eşiniz akşama ne pişireyim diye sormaz mı? Tamam ne pişirirsen pişir de beni bırak gideyim, derken, oğlunuz atlıyor üstünüze, az kalsın düşecektiniz. Apar topar çıkıyorsunuz kapıdan. Tam aşağıya iniyorsunuz ki, evrak çantanız yukarıda kalmış. Arabanızdan hemen inip apartmana giriyorsunuz. Asansör bozuk, 5. kata kadar yürüyorsunuz. Nefes nefese. Şu asansör de ne çabuk bozuluyor. Evrak çantanızı elinize tutuşturup, sizi tekrar yolcu ediyorlar.
Aşağı iniyorsunuz, bir de ne görüyorsunuz? Yani bir de ne göremiyorsunuz? Arabanız gidiyor. Ama içinde siz yoksunuz. Hırsız el sallıyor. O kadar yorgun, bitkin ve nefessiz ki, arkasından koşamıyorsunuz bile.
Birazcık spor yapsaydınız, milyarlık arabanızın arkasından bakmak zorunda kalmazdınız. Yakalayamazdınız belki ama, olsun gene de koştum ama yakalayamadım diyebilirdiniz.
Haftaya görüşünceye kadar peşinden koşup da son anda kaçırdıklarınızı düşünün. 
Yürümenin faydaları Her mevsim yürüyünYazın son günlerini yaşıyoruz. Güneş ara sıra kendini bulutların ardına saklayarak, sarı sonbaharın gelişinin haberciliğini yapıyor.
Şu günlerde bol bol açık hava sporlarının tadını çıkarmalıyız. Zira kışın kapalı yerlere daha fazla sıkışıp kalacak dolayısıyla da oksijenli parkları, bahçeleri bol bol arayacağız.
Açık hava sporlarının en bilineni, en kolayı ve her yaşta rahatlıkla yapılanı yürüyüştür.
Yürüyüş insana hem bedenen, hem de ruhen rahatlık verir.
Alternatif tıbbın önde gelen isimlerinden Adrew Weil, yürümenin “kas ve iskelet sistemimizin yanısıra, beynimizi de çalıştırdığını” ifade ediyor. Weil’e göre; “Sağlıklı insanların birçoğu yürüyüşü alışkanlık haline getirenlerdir. Yürüyüş, fiziksel etkinliğin hem en sağlıklı biçimidir, hem de iyileşme sistemini iyi işler durumda tutar ve hastalık olgularında kendiliğinden iyileşme olasılığını artırır.”
Yürüyüş için bir çift rahat ayakkabı ve birkaç kurala dikkat etmek yeterlidir. Adımlarınız yavaş ya da hızlı olabilir. Ancak adım şekliniz hep ölçülü olsun. Beden duruşunuza özen gösterin. Sırtınız dik, dirsekleriniz bedene bitişik, kollarınız dik açı oluşturacak şekilde bükük dursun. Adım atarken öncelikle topuk, sonra taban yere konur. Haydi artık, sağlık için yürüyün.
Uyuşukluk, ölüme davetiye!Sosyal ve fiziksel aktiviteden uzak kalarak zamanlarını oturarak geçiren kişiler, pasif hayattan kaynaklanan ölüm riski içinde bulunuyor. ABD`de yapılan araştırmalarda, “hareketsizlikle gelen ölüm sendromu” (sedentary death sendrome) olarak adlandırılan rahatsızlıktan, her yıl 250 bin kişinin öldüğü belirtildi. Bu kişilerin pasif yaşamanın sonucu olarak kalp ve şeker gibi hastalıklara yakalanarak öldükleri tesbit edildi. Missouri Üniversitesi araştırmacılarından Dr. Frank Booth, insanların spor yapmaya yönlendirilmesini ve kentlerde çevre şartlarının kolayca spor yapılabilmesi açısından yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Doğu Carolina Üniversitesi araştırmacılarından Dr. Scott Gordon da asansör yerine merdiven tırmanmanın, televizyonun kumandası yerine kanal değiştirmek için televizyona kalkıp oturmanın bile önemli bir egzersiz sayılabileceğini savundu. Kanada`lı bilim adamı Dr. Karen Nordahl ise, hamilelerin egzersiz yapmalarının önemine işaret ederken, hamileyken yapılan egzersizin bebeğin ileri yaşlardaki kalp, şeker hastalığı ve yüksek tansiyon riskini indirdiğini açıkladı.
En iyi egzersiz yürüyüş
Yürümek, vücut için en doğal ilaç olduğu gibi en doğal egsersizdir. Uzmanlara göre; 30’lu yaşlardan sonra sık sık yürüyüş yapmak birçok hastalığı da önlüyor. 40’lı yaşlardan itibaren düzenli bir biçimde yürümek ise, özellikle kalp hastalığı riskini yüzde 50 oranında azaltıyor.
Kilo vermek ve formda kalmak için yaptığınız egzersizlerden sonuç almanız, bunları düzenli ve kesintisiz periyotlar halinde yapmakla mümkün.
Orta yaşlı kadın üzerinde yapılan araştırmada, 30 dakika kesintisiz ve seri halde yapılan bir yürüyüşün, gün içine dağılmış üç tane 10’ar dakikalık yürüyüşten çok daha fazla kalori yaktığı belirlenmiş. Aradaki fark da yılda yaklaşık 2-5 kg vermenizi sağlayacak kadar da önemli!
Günlük yapılması gereken egzersiz miktarı üzerine ise farklı görüşler var. Ancak, özellikle fazla aktif olmayan kişiler için, ne kadar hareket edilse kârdır düşüncesi ana kural olmalıdır.
Yürümek artık kolay
Japon Honda firması, yürümekte zorluk çeken yaşlılara yardımcı olacak bir aygıt geliştirdi. Honda sözcüsü, Japonya’da yaşlı nüfusun arttığına dikkat çekerek, “Yürüme zorluğu içindeki yaşlı kimselerin sayısının arttığını görünce, böyle bir aygıt geliştirmeye karar verdik” dedi. Sözcüye göre, insansı robot çalışmalarından esinlenerek geliştirilen aygıt, 4 seyyar motordan oluşuyor. Diz ve kalça seviyesinde kullanılan kit, çalıştırıldığında titreşim yayarak en zayıf insanda bile hareketleri kolaylaştırıyor.
Egzersiz yaparak kilo verilebiliyor mu?
- Bütün fiziksel egzersizler olmasa da, hareket etmek, kolesterol ve yüksek tansiyon ile savaşırken çok yararlı. Egzersizlerin kilo vermeye de yardımcı oldukları doğru, hareket ettikçe kalori yakılıyor, yağların ve şekerlerin eritilmesi sağlanıyor ama bir saatlik tenis maçından sonra tartının gösterdiği kilo sadece ani su ve yağ kaybından dolayı düşük gözüküyor.
Neden egzersizler düzenli bir şekilde ve fazla yorulmadan yapılmalı?
- Bir anda yapılan uzun ve yorucu egzersizlerin faydası görülmüyor. Tam tersine zararlı olduğu biliniyor. Düzenli bir şekilde hergün 30 dakika yapılan egzersizler vücud için yararlı. Kasların travma geçirmeden ve istenilen formu elde etmelerine yarıyor.
Vücudun hangi bölümü daha çabuk şekilleniyor?
- Vücudun her bölümü, özellikle karın ve kalça, doğuştan gelen bir sorun veya hastalık yoksa kolayca şekil alabiliyor.
Cildiniz için en yararlı hareketler hangisi?
Aerobik hareketleri cildinizin sağlığı için yararlı. Hareket ederken yani kasılırken ya da rahatlarken, kaslar deri altına masaj yapıyor. Hücrelerin daha fazla oksijen alması sağlanıyor ve cilt daha parlak gözüküyor. Ciltte bulunan toksinler de atılıyor.
Peki ya selülitler?
Selülitlerden kurtulmak için yürümeyi ve yüzmeyi tercih edin. Dansı sevenler için Latin Amerika ritmleri faydalı. Bisiklete binmek, kan dolaşımını hızlandırıyor ama koşmak daha etkili.
Size en uygun hareketi nasıl seçeceksiniz?
- Eğer kilo vermek istiyorsanız aerobiğe önem vermeli, vücudunuzu şekillendirmek istiyorsanız ağırlıklarla çalışmalı, vücudunuzun esnekliğini arttırmak istiyorsanız serbest hareketleri ve strechingi seçmelisiniz.
Ne zaman sonuç alırsınız?
Psikolojik sonuçlarını nerdeyse hemen, fizyolojik olanı ise hareketleri 4-5 kere tekrar ettikten sonra görebilirsiniz. Forma girmek için en azından 8 haftaya ihtiyacınız var. Önemli olan egzersizlerin dozunu yavaş yavaş arttırmak.
Egzersizin yaşı var mı?
- Teoride hayır, ama pratikte olabilir. Herkes her egzersizi uygulayamayabilir. Kişi kendine uygun olanı bulmalı ve düzenli olarak yapmalı.
Hastanede sabah koşusu
Nine, dede, genç, türbanlı, sosyetik, karaçarşaflı, evkadını, avukat yüzlercesi burada. Aklından değil kalbinden, kilosundan, menopozundan ve andropozundan şikayet edenlerin şifa bulduğu bir bahçe burası. Sabahın altısında toplanıyorlar. Kimi koşuyor, kimi koşar adım yürüyor, kimi jimnastik yapıyor. Statüler, ideolojiler yok burada. Sadece sağlıklı yaşam için spor var! Burası, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin bahçesi.


Güzel bir mayıs sabahı. İstanbul henüz uyanıyor. Otobüs, tren durakları mahmur, asık yüzlü insanlarla dolu. Saat 6.00, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin bahçesi. Eşofmanlı, lastik ayakkabılı her yaştan, her cinsten kadın ve erkek burada. Kimi koşuyor, kimi hızlı hızlı yürüyor. Birbirleriyle karşılaşanlar, gülümseyerek selamlaşıyorlar. Metropol stresine inat, huzurun ve sağlığın egemen olduğu bir yer burası. Yarım asırlık çam ağaçları mis gibi kokuyor. Bahçenin ortasındaki kocaman yeşil alanda yüz kişilik bir ekip, öğretmenleri Mehmet Kaya'yla birlikte jimnastik yapıyor. Ağaç diplerinde termoslar, yiyecek paketleri duruyor.

Saat 7.15 olduğunda bahçe iyice kalabalıklaşıyor. Kadınların çokluğu ilgimizi çekiyor. Erkekler, haftasonunda tercih ediyormuş burayı. Herkes birbirini tanıyor. Konuşma konuları gündelik hayatın gaileleri değil, bu sabah kaç tur attıkları, turu kaç dakikada tamamladıkları. Konfeksiyoncu Yakup Yılmaz, Bakırköylü.

Tavaf eder gibi

Sabah koşusu için uzak semtlerden gelenlerin çokluğuna dikkat çekiyor. Merter'den, Soğanlı'dan, Basın Sitesi'nden gelenler varmış. Ayla Girgin ise Şişli'den gelen bir çiftle tanıştığını söylüyor. Küçükçekmece'den de gelenler olduğunu anlatıyor.

Bakırköy'ün orta yerinde gürültü ve hava kirliliğinden azade bu minik cennette Gülseren Arıkan'la tanışıyoruz. Kendisi hacı. Eşini bugün nihayet yürümeye ikna edip birlikte getirmiş. Kendisi üç haftadır koşuyor. ‘‘Öğlen yemeklerinden sonra uykum gelirdi. Şimdi yok. İlkokul çocukları gibi zindeyim şimdi.’’ diyor. Gülseren Hanım, bir tur daha atıp geliyor. Eşi, saatine bakıp 800 metreyi yedi dakikada katettiğini söylüyor. Gülseren Hanım sevinçle ‘‘Birkaç gün önce 20 dakikaydı’’ diyor. Bahçeye ilk geldiği günü anlatıyor: ‘‘İlk yürüyüşümde gözyaşlarımı tutamadım. Sanki Beytullah'ta tavaf ediyormuş gibi oldum. Buranın mistik havası bizi mutlu ediyor.’’

KOŞUCU PORTRELERİ

69 yaşındaki Sultan Kuşlar, bir yandan koşuyor, bir yandan anlatıyor. Dört yıldır bu parkın müdavimi. Kalbinden rahatsız. Fazla kiloları nedeniyle doktor yürümesini tavsiye etmiş. ‘‘15 kilo verdim. Yılın 12 ayı geliyorum. Kar kış vız geliyor.’’ Sultan Hanım, her sabah 6.15'te gelip 800 metrelik parkurda dört tur atıyor.

Gülseren Arıkan, üç haftadır koşuyor. Arkadaşlarından duyup gelmiş. 18 günde dört kilo verdiğini söylüyor. Sevinç içinde müjdeliyor, ilk kez bugün durmadan koşabildiğini. Kısa süre öncesine kadar sandalye üzerinde namaz kılmak zorunda kalıyormuş. ‘‘Şimdi çok rahat secde edebiliyorum.’’ diyor.

Mehmet Kaya, beş yıldır bu parkın müdavimi. Ücret karşılığında yüz kişiye sabah jimnastiği yaptırıyor. Hem de açık havada, kuş sesleri ve yarım asırlık çamların reçine kokuları arasında.

Savaş Tuğsavul, sekiz yıldır koşuyor. Bahçeye gözü gibi bakıyor. Çeşitli tabelalar asmış çam dallarına. Yürüyüş parkurunda köpek dolaştırılmaması, top oynanmaması ve bisiklete binilmemesi için elinden geleni yapıyor.

SIRA KAHVALTIDA

800 dönüm arazinin üzerine kurulu Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin bahçesi, yaklaşık 60 dönümlük. Yürüyüş parkuru, Hastane Başhekimi Prof. Dr. Arif Verimli'nin girişimiyle, Bakırköy belediyesi tarafından düzeltilmiş. Yürüyüşün rahat olması için asfaltlanmış.

Verimli, bahçeyi kamuya açmalarının nedenlerini şöyle anlatıyor. ‘‘Bakırköy hastanesi akıl hastanesi olduğu için toplum açısından benimsenmedi. Ürkülen bir yer oldu. Amacımız, Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesi'ni halkla birleştirmek, uyuşturmak. Bunun için açıklık politikası izledik. Ormanlık alanı yürüş alanı haline getirdik.’’

Gelenlerden otopark ücreti alınmıyor. Verel ‘‘Geçen pazar hastalarla ortaklaşa piknik düzenledik. Bahçenin doğasını bozmadan tomrukla kafeterya yapayacağız. Hastalarımız ve dışarıdan yürüyüşe gelenler, burada sabah kahvaltısı alabilecekler. Hastalar ve sağlıklı insanlar yanyana olacak.’’ diyor.
DEĞİŞİM ZAMANI
Kolesterol ile savaştan sözederken vücudu hareket ettirmenin yararlarına da değinelim. Hareketsizlik artık hepimiz için bir yaşam biçimi oldu. Akşamları yorgun argın eve dönünce ilk işimiz bir koltuğa kurulmak oluyor. Doktorlarınız istedikleri kadar size egzersiz önersinler. Sizin bahaneniz hazır. Kendinize ayıracak zaman bulamıyorsunuz.

Oysa şu yumuşacık, rahat koltuktan kalkıp kalbinize ona önem verdiğinizi kanıtlamak için yürümeye başlamalısınız. Sadece 90 gün, eskisinden daha hareketli olmayı denerseniz, imkanlarınız elverdiğince egzersiz ya da yürüyüş yaparsanız, bir daha eski günlerinize dönmek istemeyeceksiniz. Vücut egzersizleri kandaki kolesterol oranını düşürür, kan basıncını normal düzeye getirir. Bu nedenle vücut egzersizlerini hiç ihmal etmemelisiniz.

Yıllar yılı hareketsiz yaşamaya alışanlar, egzersiz önerilerine dudak bükebilirler. Bunca yıl vücudunu harekete alıştırmamış bir kişinin birdenbire düzenini değiştiremeyeceği, değiştirse bile bundan bir yarar sağlayamayacağı ileri sürülür. Bu kişiler önceleri çok zorlanırlar, bunu kabul ediyorum. Ama bir süre sonra vücut yeni düzene alışır ve egzersiz yapmak kolaylaşır.

Ben bunları yaşadığım için iyi biliyorum. Gençliğimde öyle spor meraklısı biri değildim. Egzersiz yapmaktan hoşlanmazdım. İlk kalp krizi ve bypass ameliyatımdan sonra egzersiz yapmaya başlamak zorunda kaldım. Doktorlarım, yaşamak istiyorsam, kendimi zorlamam gerektiğini söylediler. Bugün altmış yaşına geldim ve otuz yaşında olduğumdan çok daha hareketli ve enerji doluyum. Bu değişmeyi egzersizlere borçlu olduğumu itiraf edeyim.

Haftada iki saat egzersiz

Düzenli bir fiziksel hareketlilik, beslenme alışkanlıklarındaki bazı değişikliklerle bir arada kan basıncının düşmesine yardımcı olur.

Vücut egzersizleri vücut yağı oranını düşürür. Bu değişiklik kandaki iyi huylu, yani koruyucu kolesterol oranını yükseltir.

Geçen yıl yayınlanan bir tıp araştırma raporunda vücut egzersizlerinin damarların daha sağlıklı olmalarını sağladığı belirtilmişti. Çeşitli yaş gruplarındaki kişilerin katıldıkları araştırmalar egzersizin damarlar için taşıdığı önemi ortaya çıkardı.

Kalp krizleri genellikle bir kan pıhtısının kalbe kan akışını engellemesiyle yaşanır. Düzenli olarak egzersiz yapanların kanında pıhtılaşmayı önleyen fibrinolisis adı verilen pıhtıyı çözme işlemini hızlandırır.

Stresten kurtulmanın en kestirme yolu da egzersiz yapmaktır. 15 dakikacık da olsa hızlı bir tempoyla yürümek sizi rahatlatır.

Haftada iki saat egzersiz yapmak kalp krizi geçirme olasılığını yüzde 70 azaltır.
Sizin bahaneniz hangisi
Sağlığınızı korumak için düzenli olarak vücut egzersizleri yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. Ama bazı gerçekleri bilmekle onları kabullenmek birbirinden çok farklı. Tıpkı egzersiz yapmanın gerekli olduğunu bildiğiniz halde, çeşitli bahanelerle kendinizi oyalamanız gibi. Ama artık bu bahaneleri bir kenara bırakıp, egzersiz yapmaya başlamanın zamanı geldi.

Uygun zaman yok Günlüğünüze, egzersiz saatini not edin. Sabahleyin biraz daha erken kalkıp, kısa bir yürüyüş yapın. Öğle tatilinde iş yerinize yakın bir spor salonunda egzersiz yapın. Günlüğünüzde yapılacak işler listesine egzersizi de katınca, programa uymak zorunda kalırsınız.

Çocuklarım var Çocuklar hiçbir zaman, annelerinin egzersiz yapmasına engel teşkil etmezler. Çocuklarla birlikte vücut egzersizi yapmak aslında çok da eğlenceli ve yararlı olur.

Egzersize ihtiyacım yok Günü ayakta oradan oraya giderek geçiriyorsanız, üşenmeyin, attığınız adımları sayın. Eğer bir günde 10 bin adım atıyorsanız, egzersize ihtiyacınız yoktur. Vücut egzersizleri herkes için gereklidir. Bunu da unutmayın.

Nefret ediyorum İlaç içmekten herkes nefret eder ama gerektiği zaman da sağlığına kavuşmak için önerilen ilaçları kullanmak zorunda kalır. Siz de egzersiz olayına bu gözle bakın. Sağlığınızı korumak için nefretinizi yüreğinize gömüp, vücut egzersizlerine başlayın.

Çok yaşlı sayılırım Kendini hareketsizliğe mahkum eden yaşlılarda güçsüzlük ve de kasların esnekliğini kaybetmesi çok yaygındır. İlerde sıkıntı çekmemek için yaşınızı bahane etmeden egzersizlere başlayın.

Aşırı kilolu değilim Sağlıklı olmakla ince yapılı olmak aynı kapıya çıkmaz. Sadece kilo vermek isteyenlere egzersiz önerilmez. Egzersiz kalp krizi, diyabet gibi hastalıklara yakalanma tehlikesini azaltır. Size enerji verir ve moralinizi düzeltir.

Çok yorgunum Yorgun olmanız da geçerli bir bahane değil. Kendinizi yorgun hissediyorsanız, fazla yorulmadan bazı hareketleri yapabilirsiniz. Egzersize başlayınca yorgunluk hissinin azaldığını hissedeceksiniz.
Yürüyüş meditasyonu
Sahip olduğumuz tüm yetenekler gibi yürüme yeteneğimizi de farkındalığımızı yükseltmek, beden, zihin ve dünya bağlantısını gerçekleştirebilmek için kullanabiliriz. Doğanın canlandığı böyle bir dönemde yürüyüş meditasyonunu uygulamak için parklara çıkabiliriz. Ancak, yürüyüş meditasyonu yaparken dikkatinizi doğaya, çevrenize değil, kendinize yönelteceksiniz. Yani adımlarınıza...

Kaç kişi, yürürken yürüdüğünün farkına varır? Ancak, engebeli bir yolda düşme tehlikesi varsa, adımlarınıza dikkat edersiniz, o kadar... Bunun dışında ne adımlarınız, ne bacaklarınız, ne de bedeninizi hissetmezsiniz bile. Halbuki farkındalık, önce zihinsel olarak bedeninizin farkına varmakla başlar. Sonra bedeninizle birlikte çevrenizin de farkına varabilmelisiniz. Ve bütün bunları yapmak anlatıldığı kadar kolay değildir. Farkındalığı yükseltip bilinç kapılarını açabilmek için kişinin belirli bir metodu uygulaması gerekir.

Ne yazık ki, günümüz insanı, doğal yeteneklerini öğrendiği kurallar ve şartlanmalar duvarının arkasına gömdüğü için artık bu yeteneklerini bazı metodları uygulayarak uyandırabiliyor.

Şimdi, ‘bunun ne çeşit bir faydası var’ diyebilirsiniz. Hemen aklıma gelen bir arkadaşımın farkında olmadan yürüyüş meditasyonunu nasıl yaptığı aklıma geldi.
Düzenli yürüyüş Alzheimer riskini azaltıyor
Kalp ve beyin için nelerin yararlı olduğu konusunda yapılan bir araştırmaya göre; 70 ve daha sonraki yaşlarda yapılan düzenli yürüyüşün zihni keskin tuttuğu ve Alzheimer’ı önlemeye yardımcı olduğu belirlenmiştir. Yaşları 71-93 arasında değişen 2.257 erkek üzerinde yapılan bir çalışmada, günde 500 metreden daha az yürüyen grupta, günde 250 metre veya daha fazla yürüyenlere oranla Alzheimer veya başka bir demans türünün gelişme riski iki kat fazla bulunmuştur. Çalışma sonuçları zihinsel çöküşü azaltmak isteyen yaşlı insanlar için güzel bir haber veriyor: Bol bol yürüyüş yapın!’ Daha hızlı değil, daha uzun mesafeleri yürümeye çalışın.
Kalbiniz için yürüyün
Prof. Dr. Altan Onat, fiziksel aktivitenin kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini azalttığını belirterek, 35 yaşın üzerindeki herkese günde 30 dakikalık yürüyüş önerdi
Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Altan Onat, Türkiye’de 7 milyon kişinin kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskinin bulunduğunu, 35 yaşı aşkın bu bireylerin ancak 2 milyonunun bilindiğini kaydetti. Onat, kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini aza indirmek isteyen orta ve ileri yaş gruplarının düzenli hareket etmesi gerektiğini tavsiye ederken, herkesi bu çerçevede hazırlanan 5 bin 300 metrelik parkurda “24 Eylül Dünya Kalp Günü” yürüyüşe çağırdı.

Hareketlilik, motivasyonu artırıyor
Türk Kardiyoloji Derneği öncülüğünde yetişkinler üzerinde yapılan arıştırmalar sonucunda hareketliliğin kan basıncını azalttığını ifade eden Prof. Onat, “Bunun yanı sıra şeker hastalığına eğilimi düzeltiyor. Hareketliliğin kanda kolesterol düzeyinin düşmesine diğer risk faktörlerinden bağımsız bir şekilde katkı sağladığı görülmüştür. Ayrıca kanın pıhtılaşmasında rol oynayan fibrojen düzeyini ve şişmanlığı azaltmada fizik aktivitenin değeri halkımızda gözlenmiştir” dedi. Onat, ABD’li uzmanlar tarafından hazırlanan son klavuzlarda da, hergün ya da haftanın çoğu günlerinde en az 30 dakikalık ılımlı fiziksel aktivitenin önerildiğini; yürüyüş, bahçe işi veya hobi tarzında bedeni uğraşların, erken yaşta ölüm riskini azalttığını da hatırlattı.
Çikolata Yerine YürüyüşUzmanlara göre, aşırı kilo probleminin birincil sebebi, uyuşuk ve tembel yaşam tarzı. California State Üniversitesi profesörlerinden Robert Thayerat “İnsanlar evlerinde, iş yerlerinde, arabalarında oturmaya ve uyuşukluğa alışıyorlar, çünkü kollarını kıpırdatacak enerjileri  yok ve enerji kazanmak için de şekerli, çikolatalı besinlere saldırıyorlar” diyor. Uyuşukluk problemi olan 300 insan üzerinde yapılan araştırmalarda, 10 dakika yürüyen insanların, çikolata yiyenlerden daha enerjik oldukları ortaya çıktı. Sadece 10 dakikalık yürüyüş, bir saat ya da daha uzun bir süre hem fiziksel hem de zihinsel olarak canlanmanızı sağlar. Araştırmacılar ayrıca enerji yüklenmesinin yanı sıra bu hızlı çalışmanın, sinir ve depresyonu azaltarak kilo vermeye yardımcı olduğunu belirtiyorlar.

Yüzmenin Faydaları


Yüzmenin Faydaları


1. Yapılan araştırmalar, düzenli yüzmenin kalp dolaşım sistemi üzerinde olumlu yönde çok önemli etkileri olduğunu göstermektedir. Düzenli yüzme antrenmanları yapan kişilerde koroner kalp hastalıklarına daha az rastlanmakta ve bu bireylerin kalp krizi geçirme olasılıkları düşmektedir. Ayrıca kalp ve beyin damarlarının tıkanmasına yol açan bir takım maddelerin azalmasına da yardımcı olmaktadır.

2. Yüzmenin kas ve iskelet sistemi üzerindeki etkisi ise “Yüzücü Vücudu” tanımında kendine beden bulmaktadır. Düzenli yapılan yüzme egzersizleri hem kasları güçlendirmekte hem de vücut koordinasyonunu gelişiminde çok önemli rol oynamaktadır.

3. Yüzme sporu yapılırken, eklemler ve bağlar herhangi bir spora göre daha az zorlanmaktadır. Bu sebeple suda yapılan egzersizlerde sakatlanma ve yaralanma oranı karadaki egzersizlere oranla %90 daha azdır. Bu sebeple kaslarında, eklemlerinde ya da iskelet sistemlerinde herhangi bir rahatsızlığı olanlara doktorlar tarafından önerilen tek spor yüzmedir.

stop_swimming_by_henriquefrazao
4. Yüzme sporunu diğer sporlardan ayıran bir diğer faydası ise yaşı ve kilosu ne olursa olsun öğrenildiği takdirde herkesin tehlikesizce yapabileceği bir spor olmasıdır. Örneğin kilolu kişilerin herhangi bir kara sporu yapması iskelet ve kas sistemine zarar verebilecekken, su ortamında yapacağı aktiviteler o bireyin üzerine etkiyen yerçekimi kuvvetini çok büyük oranda azalttığından kişiye risksiz egzersiz olanağı sağlamaktadır.

5. Düzenli yapılan yüzme egzersizi, egzersizi yapan kişilerde sigara ve alkol alışkanlığını azaltmakta, ayrıca aşırı şişmanlığı önlemektedir. Hamileliğinden önce ve hamileliği sırasında yüzme egzersizi yapan kadınlarda ölü ve erken doğum yapma oranı dikkat çekecek şekilde düşüktür.

6. Yapılan başka ilginç bir araştırma göstermektedir ki yüzme sporu da dahil olmak üzere yapılan düzenli fiziksel aktiviteler şeker hastalarının insülin duyarlılığını arttırmakta, bunun sonucu hastanın daha az insülin gereksinimi olmaktadır.

7.  Yüzmeyi kara sporlarından ayıran en önemli özellik, kara sporlarını yapmalarını kısıtlayacak ya da önleyecek derecede fiziksel problemi olan bireyler tarafından kolayca yapılabilmesidir.

8. Yüzmenin sinir sistemine ve insan psikolojisine faydaları ise saymakla bitmez. Suya girdiğimizde hissettiğimiz rahatlama duygusu egzersiz sonrasında salgılanan endorfin hormonu ile birleşince yaşayacağınız psikolojik ve sinirsel rahatlama size başka bir egzersizin veremeyeceği hissiyatı yaşatır. Özelikle sportif olarak yüzen çocukların gelişme dönemlerinde onların kendilerine güvenen, hırslı, herhangi bir işe konsantrasyonu ve adaptasyonu yüksek, disiplinli, programlı, aktif ve başarılı bireyler olmasında çok büyük oranda katkı sağlar.

Biberin Faydaları


Sivri Biberin Faydaları:

Yeşil biberin içeriğindeki P vitamininin damarları yumuşattığı ve kanamaları önlediğini ifade eden bilim adamları , K vitamininin de kanın pıhtılaşma kabiliyetini artırarak, kanamaları durdurduğunu, vücudun toksinlerden arındırılmasına yardımcı olduğunu kaydetti.
Yetişen, bol miktarda beta karotenin yanı sıra A provitamini, C, B1, B2, E, P ve K vitaminleriyle birlikte bazı alkaloidler bulunan yeşil biberin, iyi bir antioksidan olduğu bildirildi.
yeşil sivri biberler resimleri
Uzmanlar, biberlerde, bol beta karoten, C, P ve K vitaminleriyle bazı alkoloidler bulunduğunu kaydederek, bunların, mideyi kuvvetlendirdiğini, iştah açtığını ve mide tembelliğini giderdiğini söylüyor.
Biber bitkisinin türlere göre değişmekle birlikte, uzunca oval biçimli, kenarları düz yapraklarının rengi, yeşilin açıktan koyuya kadar değişen tonlarında olur. Yaz aylarında açan küçük çiçekleri, beyaz ve ender olarak menekşe rengindedir. Biber meyveleri renk, biçim, büyüklük ve tat bakımından türlerine göre büyük farklılıklar gösterir. Meyvenin kabuğu, disk biçimindeki kirli beyaz renkli ufak tohumlarının kümesinden bir boşlukla ayrılır.
Ülkemizde dolmalık, sivri, çarliston, domates, süs vb. türleri yetiştirilmektedir. Biber meyvesi taze olarak salatalara katılır, öylece yenilir; dolması ve turşuları yapılır. Acı biberler baharat olarak sıkça kullanılır. Domates biberinin salçası yapılmakta ve ayrıca biberler, türlü yemeklere katılmaktadır.
BESİN DEĞERLERİ
100 gr. dolmalık ya da sivri taze biberin içerdiği besin değerleri şunlardır: 22 kalori; 1,2 gr. protein; 4,8 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,2 gr. yağ; 1.4 gr. lif: 22 mgr. fosfor; 9 mgr. kalsiyum; 0,7 mgr. demir; 13 mgr. sodyum; 213 mgr. potasyum: 420 IU A vitamini; 0,08 mgr. B1 vitamini; 0,08 mgr. B2 vitamini; 0,5 mgr. B3 vitamini; 0.26 mgr. B6 vitamini; 9.8 mcgr. folik asit; 128 mgr. C vitamini ve 0,7 mgr. E vitamini.
Acı kırmızı biberlerin bazı besin değerleri daha da yüksektir. Şöyle ki: 32 kalori; 3.840 mcgr. A vitamini kaynağı betakaroten: 140 mgr. C vitamini ve 0,8 mgr. E vitamini.
 
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Yukarıda görülen ve bazıları oldukça yüksek olan besin değerlerinin yanı sıra;
Biberler, içerdikleri antioksidan ve diğer maddelerle bedenin birçok kanser türüne ve kalp hastalıklarına yakalanma rizikosunu azaltır; felç geçirme ve katarakt illetine tutulma tehlikesini en aza indirir.
C vitamini yönünden zenginliği sayesinde biberler, bedenin hastalıklara direncini artırır, soğuk algınlığının ilk aşamasında iyileştirici olur.
Biberler, içerdiği yüksek orandaki lif nedeniyle pekliğe (kabızlığa) iyi gelir.
Özellikle acı biberler akciğerlerin ilacı olur: Balgam söktürücü işlevleri vardır; kronik bronşit ile anfizemi önler ve hafifletir; solunum zorluklarını giderir.
Acı biber, damarlarda pıhtılaşmış kanı çözer, ağrı geçirir ve hastaların kendisini iyi duyumsamalarını sağlar.
Ayrıca tüm biberler mideyi uyarır, sindirim salgılarını artırır. İştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır. İdrarı artırır, tüm bedeni uyana olurlar.
Bütün bu önemli etkilerinden faydalanmak için biber türleri günlük diyete katılmalı ve bol bol tüketilmelidir.
Dikkat: Acı biber aşırı olarak alınırsa, mide ve bağırsaklarda tahrişlere yol açabilir, hatta böbreklerde, karaciğerde rahatsızlanmalara neden olabilir.
KIRMIZI BİBERİN FAYDALARI
kırmızı biber resimleri
Acı kırmızı biberde yoğun olarak bulunan alkaloid madde ''kapsaisin''in, kanser başta olmak üzere
birçok sağlık sorununda olumlu etkiye sahip olduğu belirlendi.
Yapılan araştyırma sonuçlarına göre; kırmızı biberin içerisinde bol miktarda bulunan ''Kapsaisin'' maddesinin insan sağlığı üzerine birçok olumlu etkiye sahip olduğu,ağrı kesici ve iltihap çözücü etkisini P- maddesi yok ediyor, kanser önleyici etkisini ise içindeki kırmızı karotenoid maddesi sağlıyor. Ayrıca kırmızı biberin kolesterol düşürücü, mide asidini düzenleyici ve mikrop öldürücü etkilere sahip. Sanıldığının aksine kırmızı biber zayıflatıcı etki de gösteriyor''
Bu faydaların sağlıklı kurutulmuş ya da taze yenilen kırmızı biber de görüldüğü,kırmızı biberin insan sağlığı üzerindeki faydalı etkilerini  gösteren birçok temel çalışmanın mevcuttur.
ülkemizin araştırmacıları kırmızı biberle ilgili konuya yeterli derecede ilgi göstermemiş ve bu konuda sınırlı sayıda çalışma yapılmış. Uzakdoğu ve batılı araştırmacılar bu konuda daha fazla araştırmaya yer vermişler. Halbuki biber üretimi ve tüketiminde ülkemiz eşsiz. Bu çalışma ile amacımız ülkemiz araştırmacılarının, halkımızın ve kamuoyunun dikkatini bilimsel veriler ışığında kırmızı biber üzerine çekmektir.''
KANSERİ ÖNLÜYOR
Geçtiğimiz yıllarda ABD'de bilim adamları tarafından yapılan araştırma sonucuna göre, kırmızı biberin içinde etkin olarak bulunan ve acılığını veren bir maddenin, prostat kanseri hücrelerinin ''intiharına'' neden olduğunu ortaya çıkarılmıştı.
Los Angeles'teki Cedars-Sinai Hastanesi Kanser Enstitüsü ve California Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre, acı kırmızı biberde yoğun olarak bulunan alkaloid madde ''kapsaisin'', kanserli prostat hücrelerine enjekte edildiğinde, bunların parçalanarak yok olmalarını sağladıklarını anlatan Yılmaz, araştırmada, laboratuar farelerine nakledilen kanserli insan prostat hücrelerinin yüzde 80'inin ''kapsaisin'' karşısında imha olduklarının ortaya çıktığı kaydedilmişti.
Kapsaisinin, insanlarda kanserli prostat hücre kültürleri üzerinde, yayılmayı önleyen güçlü etkisi bulunduğunu söyledi.

27 Nisan 2013 Cumartesi

Limonun Faydaları



Limon, C vitamini yönünden yüksek olan, sarı renkli, dışı asitli bir kabukla kaplı, içisi ekşi ve sulu dilimler halinde oval bir yapıya sahip bitkinin meyvesidir. Ülkemizde limon yetiştiriciliği Akdeniz Bölgesi ile Kıyı Egenin sınırlı kısımlarında üretilmektedir.  Son derece güzel kokulu, güzel çiçekli, vitamini en çoğu kabuklarında bulunan limon ilkbahar mevsiminde çiçek açar. Son baharın sonuna doğru olgunlaşır ve  hasat edilir.
Mutfakların vazgeçilmezlerindendir, limon suyunu pek çok yerde kullanırız.

Limon’ un İnsan Sağlığı için Yararları (Faydaları)

  • Limon kalp çarpıntısını yok eder, tıkanmış kalp damarlarını açar
  • Kanı temizler
  • Günlük enerji ve direncinizin kazanmanızı sağlar
  • Böbreklerde meydana gelen tıkanıklıkları ve böbreklerde oluşan taşları kumları liman sayesinde giderebilirsiniz
  • İdrar yollarındaki iltihapları söker
  • yüksek kolesterolü olan kişiler günde yarım limon yedikleri takdirde kolesterolleri düşer
  • Kansızlık problemin limonun faydalı olduğu görülmüştür
  • Burun kanaması yaşayan kişiler bir miktar limon suyunun burunlarına çekerlerse burun kanamaları durur
  • Gıda zehirlenmesi sorunu yaşayan kişilere limon yedirilirse zehirlenmenin etkisi geçer
  • Nezle grip soğuk algını hastalıklarında liman ve limon suyu tedavi edici etki gösterir
  • Yağlı yemeklerin üzerine sıkılan limon suyu, bu yağlar yüzme kilo almanızı engeller.
  • Ağzı içinde oluşan yaralarda limon suyu ile gargara yaparsanız bu yaralar geçer
  • Diş ve dişeti hastalıklarına limon suyu bire biri gelir
  • Sık sık baş ağrısı çeken kişilerin limon faydalı olur
  • Limon suyu eşit oranda su ile karıştırılırsa ve bu şeyle yüzdeki sivilceler silinirse sivilceler zamanla yok olur
  • Limon karaciğerdeki bütün hastalıkları temizler.
Ayrıca limonun diğer faydaları;
İlaç deposu gibi olan limonun diğer önemli yararları,
  • ağız kokusunu giderir,
  • kalp çarpıntısını teskin eder,
  • balgam yaptırmaz,
  • karaciğerdeki harareti söndürür,
  • safrayı söktürür,
  • basur hastalığına iyi gelir,
  • iştahı arttırır, ağrı ve sızıyı dağıtır,
  • mide bulantısını önler,
  • cilde sürülünce güzelleştirir,
  • kusmaları keser,
  • yüzdeki çillere faydalıdır,
  • hazmı kolaylaştırır,
  • parlatıcı ve temizleyicidir,
  • şişkinliği giderir,
  • mürekkep lekesini çıkarır,
  • mideyi kuvvetlendirir,
  • kabuğu güvelenmeye engel olur,
  • Susuzluğu teskin eder,
  • kabuğu yakılınca odayı temizler
Bu kadar faydanın yanında limonun zararlı yönleri de var mıdır? Limonun olumsuz etkileri nelerdir?

Limon’ un Zararları

Fazla içilen limon suyu kanı inceletebilir. Çok fazla limon yerseniz diş etlerinizde kanama başlar. Yine fazla oranda tüketilen limon mide ülserine ve gastrite yol açabilir.
Herşeyin fazlası zarar sözünü unutmamanız dileğiyle, günlük ihtiyaçlarınız kadarı tüketmeniz  sağlığınız için daha sağlıklı olacaktır.

Şeftalinin Faydaları


Şeftalinin Yararları nelerdir? Gülgiller familyasından olan şeftali yaz mevsiminin en çok tüketilen bol sulu ve tatlı meyvesidir. Anavatanının Çin olduğu sanılmaktadır.
A, B, C vitaminleri, potasyum, magnezyum, kalsiyum, sodyum, demir ve fosfor minerallerini içerir.
Taze meyve olarak yenildiği gibi suyu çıkarılarak meyve suyu olarakta tüketilmektedir.
Ülkemizde en fazla Bursa ve Akdeniz bölgesinde yetiştirilmektedir. Dünya şeftali üretiminin % 50′ sini Akdeniz  ülkeleri karşılamaktadır. Ancak ülkemiz uygun iklim koşullarına sahip olmasına rağmen üretim açısından söz sahibi ülkeler arasına girememiştir.
Ete yapışık olanı et şeftalisi, çekirdeği kolay ayrılanı yarma şeftali olarak bilinir. Nektarin olan tüysüz bir çeşidi de bulunmaktadır.
Şeftalinin en uygun tüketim zamanı Ağostos ayıdır. Turfandası tad olarak iyi değildir ve yararı da azdır.
Şeftali seçerken yumuşak, küçük veya orta boylu olanı ve de tek renk olanı tercih edilmelidir.
Şeftalinin altındaki kremsi altın renk meyvenin tazeliğini gösterir.
Şeftalinin Faydaları
• Hazmı kolaylaştırır.
• Sindirim sistemini rahatlatır.
• Bağısakları yumuşak tutucu etkisi vardır.
• Kabızlıkta faydalıdır.
• Basur memelerinden kaynaklanan şikayetleri giderici etkisi vardır.
• Kanı temizler.
• Gut için yararlıdır.
• Safra kesesinin ve böbreklerin düzenli çalışmasına yardımcı olur.
• İdrar yollarını temizler.
• İdrar yollarındaki kum ve taşı döker.
• Betakaroten bakımından zengindir.
• İçerdiği lutein ve zeaksantin göz sağlığı için önemlidir.
100 gram Şeftalinin Besin Değeri
A vitamini – 880 IU
B vitamini – 02 mg
Riboflavin – 0.05 mg
Niasin – 0,9 mg
Vitamin C – 8 mg
Kalsiyum – 8 mg
Demir – 0.6 mg
Fosfor – 22 mg
Potasyum – 310 mg
Yağ – 0,1 gram
Karbonhidratlar – 12 gram
Protein – 0,5 gram
Lif – 0,6 gram
Şekerler – 9 gram
Kalori – 46
"Yukarıda yer alan metin haber ve bilgi amaçlı hazırlanmış olup hekimin uygulayacağı teşhis ve tedavisinin yerine geçmez. Herhangi bir tedavi sürecine başlamadan önce mutlaka sağlık uzmanının görüş ve onayı alınmalıdır."

Domatesin Faydaları





DOMATESİN FAYDALARI 
Kulağa ilginç geliyor olsa da, domates bazen derdi ve tasayı silip götürebilir. Her ne kadar, bu aralar çokça duyduğunuz, domatesin prostat kanseri riskini azalttığına dair yeteri kanıt yok yorumlarına rağmen, kanıtlanmış birçok yararını size sayabiliriz.
Domatesin içeriğinde bulunan A ve C vitaminleri, folik asit, potasyum, gıda lifi ve koruyucu antioksidanların yararları tartışılamaz. Organik domatesler, bazı kimyasallardan arınarak yetiştirildiği için, daha fazla flavonoit içerirler. Aynı zamanda antiviral özellikleri bulunur. Size sunduğumuz 5 madde ile, neden sandviçlerinize, omletlerinize, soslarınıza ve salatalarınıza domates eklemenin önemini göreceksiniz.

Cildinizi Korur: Kabuğu incecik bu meyvenin, cildinize güneş koruyucu krem etkisi sağladığını biliyor muydunuz? Yapılan bir araştırmada, güneş yanıklarından şikayetçi ve güneşe karşı hassas cilde sahip olan bir grubun günlük beslenmelerine domates eklendi. Akdenizde yaygın olan bu tarz bir beslenme düzeni uygulayanların ciltlerinin, 10 hafta sonunda güneşin UV ışınlarına karşı daha güçlü bir hal aldığı belirlendi.

Yaşlanmaya Karşı Savaşır: Domateslerin, serbest radikalleri önleyici likopen ve beta karoten içerdiğini söylemiştik. Bazı hücrelerde, serbest radikaller DNA ya %42 ye varan hasarlar verirler. Domatesleri, her zaman tavsiye ettiğimiz az miktarda zeytinyağı ile birlikte tükettiğinizde, yaşlanmaya karşı vücudunuz daha güçlü bir hale gelir. Gerçek Yaşınız hesaplanırken, kan basıncı seviyeniz çok önem taşır. 115/76 ve daha az seviyede bir kan basıncı seviyesi sayesinde, 12 yıla kadar gençleşebilirsiniz.

Kan Basıncınızı Düşürür: Tostlarınız içine domates ekleyin. Bu meyveler (hayır yanlış yazmadık, domates meyvedir, sebze değil) kan basıncınızı düşürmeye yararlar. Hipertansiyondan şikayetçi bir grup hasta üzerinde yapılan bir araştırmada, hastaların günlük besinlerine domates eklendi. 8 hafta süren araştırmada her gün domates tüketen hastaların sistolik kan basıncınca 10 derece düştüğü ve diyastolik kan basıncı değerlerinin de 4 derece düştüğü gözlendi.

Gribi Önler: Karotenler (likopen ve beta karoten) gibi sebze ve meyvelerden elde edilen koruyucu pigment değerleri düşük olan insanların, günlük domates tüketmesi önerilir. Bakteri ve virüslerle savaşmaya yardımcı olan karoten bileşikleri çok önemlidir. Günlük domates ihtiyacınızı bir bardak domates suyu ile giderebilirsiniz. Göreceksiniz, soğuk algınlığı ve gribe karşı vücudunuz çok daha dirençli olacaktır.

Kolesterolü Kontrol Eder: Günde bir domates, sizin arter ve kalp sorunlarınıza karşı olan savaşınızda en güçlü dostunuz olabilir. Günlük domates yemeye başladıktan sonraki 4 hafta içerisinde HDL kolesterol seviyeniz %15 artar, bununla beraber LDL kolesterol seviyeniz düşer.

26 Nisan 2013 Cuma

Elmanın Faydaları




Elmanın Faydaları
Sağlıklı beslenmede elma, sanılandan daha faydalı olup, Bağırsak Kanserine yakalanma riskini de azaltıyor. Bu sebeple uzmanlar, her öğünden sonra elma yenmesini tavsiye ediyorlar.
Pek çok Mineral ve vitamin içeren elmanın diğer faydaları şöyle sıralanıyor...
- Zayıflamak için: Elmada sadece 50 kalori vardır ve içinde bulunan petkinden dolayı doyurucudur. Zayıflamak için mükemmel bir meyvedir. Düşük kalorili olduğu için şişmanlığı önler, kan şekeri düzeyini ve yüksek tansiyonu olumlu bir şekilde etkiler.
- Kabızlık için: Öğle yemeğinden önce yenen bir elma, bağırsakta bakterilerin çoğalıp azalmasını ayarlamada rol oynar ve bu sayede kabızlığı önler.
- Bağışıklık için: Elmadaki C vitamini vücudun savunma sistemini kuvvetlendirir. Bunun sonucu olarak soğuk algınlığı virüsleri vücuda giremezler.
- Dişler için: yemeklerden sonra yenen elma, çoğu zaman diş fırçalamaktan daha iyi etki yapar. Çünkü elma çiğnenirken dişlerin arası çok iyi bir şekilde temizlenir.
- Kolesterol için: Elmadaki petkin Maddesi, zararlı kolesterolü (LDL) düşürür; atardamarları koruyan faydalı kolesterolü (HDL) yükseltir.
- Kalp için: Elmadaki etkili maddelere yeni keşfedilen 'Phenylalanin' de eklendi. Bu madde, vücutta bulunan ve kalbin çalışmasında destek olan Q enzimini faaliyete geçirir.
- Demir eksikliği: Demir, C vitamini ile birleştiğinde organizma tarafından mümkün olduğunca iyi şekilde alınır. Elmada her ikisi de vardır.

Portakalın Faydaları

Portakal: C Vitamininden Çok Daha Fazla... 

Portakalın yararı C vitaminiyle sınırlı değildir. O, içerdiği 20 den fazla cevherlerle,manavlarda değil,eczanelerde satılması gereken gerçek bir ilaçtır,iksirdir...Hem besler,hem korur,hem de pek çok önemli hastalıkta,etken maddeleri bilinçli uygulandığında tedavi eder...

Portakalın kimlik Kartı 

Portakal, turunçgiller familyasından bir ağaç. Boyu 2-10 metre arasında değişiyor. Yaprakları sert, dayanıklı ve düz kenarlı. Kabuklarından portakal esansı elde ediliyor. Eczacılıkta ve gıda sanayiinde kullanılıyor. Çiçeklerinden de portakal çiçeği esansı yapılıyor. Portakalın çekirdekli ve çekirdeksiz çeşitleri var. Çekirdeksiz cins olan yafa portakalı Finike, Mersin ve Hatay'da yetişiyor. Kalın kabuklu ve uzunca meyveli. Kabuklarından reçel yapılır. Dörtyol portakalı ise çekirdekli. İnce kabuklu ve sulu. Washington, çekirdeksiz, Güney Anadolu ve Doğu Karadeniz'de Rize çevresinde yetişiyor.

İlaç gibi...

Kar, kış, soğuk ve kaçınılmaz olarak peşimizi bırakmayan grip, soğuk algınlığı... Hemen hepimiz portakalı grip tedavisinde kullanırız. C vitamini deposu olduğunu da biliriz. Ama hem C vitaminin yararları, hem de portakalın yararları bildiklerimizle sınırlı değil. Portakal C vitamininin yanı sıra B vitamini, potasyum, kalsiyum, magnezyum da içeriyor. Lifler, organik asitler ve şeker açısından da zengin. Ve tüm bu içerdiklerinin vücudumuza çeşitli yararları var. Portakal,kanseri önlemeden,
kanı temizlenmesinden karaciğeri çalıştırmaya, cildi güzelleştirmekten anormal doğumları önlemeye kadar pek çok şeye yarıyor. 



C vitamini 

C ve B vitamini açısından zengin olan portakal, insana dinamizm veriyor. Portakal içindeki C vitamini ince ve kalın damarların yumuşak kalmasını sağlıyor. Damar tıkanıklığını önlüyor. Vücuttaki direnci arttırıyor. Kanın durulmasına ve temizlenmesine yardımcı oluyor. Hazmı kolaylaştırıyor. Enerji veriyor. Portakal reçeli ise karaciğeri çalıştırıyor. 
Yapılan araştırmalar, bacaklarda meydana gelen periferik damar hastalığının (Peripheral artery disease-PAD), damarlarda meydana gelen yağ birikmesinden kaynaklandığı ve kalp ile felç riskini de körüklediğini ortaya çıkardı. Araştırmalarda PAD hastalarında, PAD hastalığı olmayan insanlara göre iki kat daha fazla C vitamini ek***liği görüldü.

Bir dizi başka araştırmada da, C, E vitaminleri ve beta-kerotenin,damar tıkanmalarını önleyici etkisi saptandı. 

Folik asit 

Portakalda B vitamini çeşidi olan folak ve folik asit de bulunuyor. Folik asit, hamilelik boyunca ve özellikle ilk üç ay çok gerekli. Bebekte Spina Bifida gibi anormalliklerin oluşmasını engelliyor. Alyuvarların oluşmasına yardımcı oluyor, aynı zamanda yemeklerdeki besleyici maddelerin vücut tarafından emilmesini sağlıyor. Folik asit, portakal suyunun yanı sıra yeşil yapraklı sebzeler, ciğer, yumurta, tahıllar, portakal suyu, maya ve bira mayasında da bulunuyor. Günlük doz kadınlar ve erkekler için 200 mikro gram olarak saptanmış. Regl döneminde kadınların günlük dozlarını 400 mikro gram kadar yükseltmeleri gerekiyor. 

Lifler 

Lifler ise, sindirim sistemini düzenliyor, bazı kanser türlerine ve kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor. 

Kullanımı 

Vücudumuz C vitamini üretmiyor, bu nedenle dışarıdan almamız gerekiyor. Günlük C vitamini ihtiyacımız 50-70 miligram. Bir portakalda 90 miligram C vitamini bulunuyor. Sigara içenlerde ve enfeksiyonlar sırasında C vitamini ihtiyacı yaklaşık 2 katına çıkıyor.Sabah kahvaltısında içilen bir bardak portakal suyu, güne dinamik başlamak ve pek çok hastalıktan korumak için idealdir. 

Bileşimi:

Yapısında C, B bir, B iki ve PP gibi çok sayıda vitamin, başta kalsiyum ve potasyum olmak üzere çeşitli madensel tuzlar ve oligo-elementler, meyve şekerleri ve karoten bulunan portakalın pekcok yararlan var.

Portakal suyunun pembe ve kırmızısı daha yararlı

Portakal ve greyfurt suyunun pembe renkte olanı sarısından daha yararlıdır! Kırmızısı ise en iyisidir. Greyfurt ve portakalın iç renginin koyu kırmızı olması, bol bol ‘‘Likopen’’ içerdiğinin bir göstergesidir. Domateste de bol miktarda bulunan bu yararlı karotenoid, başta prostat kanseri olmak üzere pek çok kansere karşı koruyucudur. Likopen antioksidan aktivitesi de olan, cilt ve beden yaşlanmasını erteleyen son derece yararlı bir besindir.

Kan basıncı yüksekliği sorununuz varsa, damar tıkanma riskiniz mevcutsa, her gün düzenli olarak düşük dozda aspirin kullanmaya daha çok özen göstermelisiniz. Aspirini özellikle gece yatmadan evvel içmeyi tercih edin. Yeni çalışmalar böyle bir alışkanlığın hem daha iyi uyumanıza hem de daha güvenli bir kan basıncı kontrolüne destek sağlayacağını göstermektedir. 



Cildi güzelleştirir:

Yapısında karoten bulunduğu ve kanı temizlediği için portakal aynı zamanda cildi güzelleştirir ve ona tatlı bir pembelik kazandınr. Güney Fransa'da ve İtalya'daki köylü kızları, ciltlerinin parlaklığı ve pembeliğini portakala borçlu olduklarını söylerler. Kabuklarındaki esans sivilcelere sürüldüğünde biraz yanma yapar ama 2 ayda ortadan kaldırır.

Soğuk algınlıklarına karşı doğal ilaçtır:

İçinde bol miktarda C vitamini bulunduğundan organizmayı grip ve nezle gibi kış hastalıklarına, soğuk algınlıklarına karşı korur. 

Diğer yararları:

1. Kanı zehirlerden temizler.

2. Sanlığa ve karaciğer hastalıklarına karşı etkili bir doğal ilaçtır.

3. Bağırsakları yumuşak tutar.

4. Bedene güç ve enerji verir. Organizmanın vitamin ve madensel tuz gereksinimini karşılar. Özellikle gelişme dönemlerinde çocuklara bol bol portakal yedirmekte yarar vardır.

5. Portakal ağacı çiçeklerinin kaynatılmasıyla elde edilen su spazmı giderir, damar sertliğini ve felci önler.Portakal kabuk esansında da aynı olumlu etkiler mevcuttur.

PORTAKALI ÖZETLERSEK: 

Bileşimindeki etken maddeler

*C vitamini 
*Karbonhidrat 
*Potasyum 
*Folik Asit 
*Bioflavin 

Genel faydaları:

*Soğuk algınlığı, grip, kas incinmesi, kalp hastalıkları ve felçten korur, 
*Portakal suyundaki bir antioksidan olan bioflavin damarları ve kılcal damarları güçlendirerek kalbin zarar görmesini engeller, 
*Ezik ve çürüklerin daha çabuk iyileşmesini sağlar, 
*İçerdiği C vitamini ve folik asit sayesinde öksürüğü azaltır, 
*Kanın pıhtılaşmasını,mide ve pankreas kanserini önleyici etkisi vardır, 
İçerdiği yüksek potasyum tansiyonun dengelenmesine yardımcı olur.Aynı zamanda,içerdiği potasyum, cildin kuruyup kırışıklıkların oluşmasını da önler, 
*Çocukların hastalıklardan korunması ve fiziksel gelişiminin tam sağlanması için gerekli olan cevherler dolu bir meyvedir. 
*Kabuklarında bulunan uçucu maddenin bazı kanser türlerinin tedavilerinde çok önemli iyileştirici bir madde olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. 
*Özetle;portakalı ve diğer narenciye ürünlerini birer hayat iksiri olarak görmeli ve bütün yıl boyunca mutlaka bol tüketmelisiniz.Portakalın gerçek değeri daha ileri yıllarda anlaşılacaktır.